16 Nisan 2011 Cumartesi

MUST, HAVE TO, SHOULD

Should -Must Have To Should Konu Anlatımı
1. TAVSİYE 


Farazi bir çekimsiz fiil olan should tavsiyeye değerlilik ifade eder. Türkçe’ye -meli, -mesi gerek biçiminde çevrilmesine rağmen zorunluluk göstermez.

 

You should study harder. (Daha çok çalışmalısın.)
You shouldn’t spend so much moncy. (Bu kadar para harcamamalısın.) 

 

Should çekimsiz fiili geçmiş zamanda da kullanılır ve biçim olarak değişmez. Ama bu durumda bir yan cümlecik içindedir.

 

I told him he should study harder. (Ona daha çok çalışmasını söyledim.) 
He said I should stay with him. (Onunla kalmam gerektiğini söyledi.)

 

2. BEKLENTİ

Should çekimsiz fiili bilinmeyen veya gelecekte olacak bir şey hakkındaki bekleyişi ifade eder. Must halen ya da bu ana dek olan bir şey için tahmin yürütür, ama should geleceğe dönüktür.

 

You must be hungry. (Aç olmalısın: şu andaki durum)
This book should be interesting. (Bu kitap ilginç olmalı: daha okunmamış, gelecekte)

 

Bazan da should gerçek olmadığı sonradan anlaşılan bir durumu gösterir.

This problem should be easy. (Bu problemin kolay olması gerekirdi. Neden değil?)

 

Olumsuz cümlede should her iki anlamı için de kaynaştırılabilir.

You shouldn’t sleep so late. (Bu kadar geç saate dek uyumamalısın.)
Their bus shouldn't arrivc in Ankara yet. (Otobüsleri henüz Ankara'ya varmamış olmalı.)

 

Soru cümlelerinde should bekleyiş değil, yalnızca tavsiyeye değerlik ifade eder.
Should we eat now? (Artık yesek mi?)
Should they take a taxi? (Taksiye binsinler mi dersin?)

 

Shall I... diye başlayan bir kimse diğer kişinin vereceği cevabı yapmaya hazırdır.

Should I... diye sorulduğunda, diğer kişinin tavsiyesi isteniyordur, buna uyulur veya uyulmayacaktır.

 

Koşul cümlelerinde should, if yerine kullanılabilir.

If anything happened, who would help you?
Should anthing happen, who would help you?
(Eğer bir şey olsaydı, sana kim yardım ederdi?)
Should you go there now, you wouldn't see anthing. (Oraya şimdi gidecek olsaydın, hiçbir şey göremezdin.)

must, have to ve have got to: Yaşanan anda (Present) geçerli olan zorunluluk yada gereklilik içeren eylemlerin anlatımında kullanılırlar.
Must, have to ve have got to üçü de zorunluluk yada bir eylemin gerekliliğini anlatmaya yararlar.. 

Present tense yapısı içinde bazen birbirlerinin yerine kullanılabilirler ama must konuşmacının kendinden kaynaklanan ( şahsen yani dışarıdan gelmeyen) bir zorunluluk yada gereklilik ifade eder. Have to ve have got to konuşmacıdan başka birisinin yada dışardan bir sebepten dolayı eylemin gerekli yada zorunlu olduğunu gösterir.

Have got to ve Have to tamamen aynı ifadelerdir. Birincisi günlük dilde yaygın ve olağan iken ikincisi daha resmi kabul edilir. 

Örnekler:


I must clean the house before mum gets back. I want her to find it all neat and tidy. 
Sorry, I can't come out now. I've got to tidy up my room before I'm allowed out. 
He has to attend the clinic every two weeks. He's really quite seriously ill. 
You must come and visit us again soon. It's ages since we saw you. 
Always, often, sometimes, never, vb sıklık belirten zarflarla normalde have to  tercih edilir:

I usually have to work on Saturdays so I hardly ever go away for the weekend. 
They sometimes have to get their own suppers if their mother is working late. 
must and have to: gelecek ve geçmiş kullanımları vardır

Must ve have got to' nun  gelecek  yada geçmiş zaman kullanımı olmaz.

I had got to.../ I'll have got to.../ I'll must.../ I've must.... gibi ifadeler olmaz.

must kullanarak gelecek ve present (şu anki) niyetlerimizi , özellikle cümleyi kuran kişi bu zorunluluğu kendinden hissediyorsa kullanırız. Ama Must geçmiş için kullanılmaz. 

Sadece Have to 'nun geçmiş ve gelecek için kullanımı mümkündür.

must, have to ve have got to 'nun soru yapısı

Çok sık olarak soru yapısında ve özellikle gereklilik yada zorunluluk dışarıdan bir etmene bağlı ise Have to ve have got to kullanılır. 

Örnekler:
What time have you got to be back? ~ Dinner's at seven. So by half past six really. 
How often do you have to travel to America on business? 
~ About once every six months. 
Must you leave right now? Won't you stay a little longer? 
Do you have to leave now? ~ I do, unfortunately. I've got to collect my son from school. 
have to and mustn't

Zorunluluk yada gereklilik olmadığında must'ın olumsuzu olarak have to'yu kullanırız. 

You don't have to drink champagne at the reception. You can have a soft drink. 
I didn't have to play after all. Jane turned up and could partner Alice. 
You won't have to drive Tom to the airport next Saturday. Julie's taking him. 
mustn't bir eylemin  müsade edilmediği yada yasak olduğu zamanlarda kullanılır

You mustn't drink if you're going to drive afterwards. 
You mustn't drink that water. It's contaminated. 
You mustn't lie under oath. If you do, that's perjury. 
I mustn't forget my keys. I'll put them here so that I remember them. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder